Back to all community books

Can & Yaman

Courage Pixar style

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken iki tane çocuk varmış. Birinin adı Can, diğerinin adı ise Yaman’mış. Bu iki arkadaş üç yıldır birlikte yaşıyormuş. Bir gün Yaman teleskop ile gökyüzünü incelerken Dünya’ya düşmekte olan bir meteor görmüş. Bunu hemen Can’a haber vermiş. Bunu duyunca Can: “Bunu durdurmanın tek bir yolu var” demiş. Yaman’ın gözü faltaşı gibi açılmış ve “meteoru nasıl durdurabiliriz?” diye sormuş. Can “dağların arkasındaki şatoda yaşayan bir büyücünün sahip olduğu bir asa gerek” demiş. Yaman ve Can evlerinden ayrılıp yola koyulmuşlar. Yollarına çok derin bir dere çıkmış. Dereden geçmek için bir tane köprü varmış. Ancak köprünün üstünde bir sürü kapan varmış. Can ve Yaman bir süre düşündükten sonra Yaman’ın aklına bir fikir gelmiş. Onun fikri yerdeki kayaları kapanın içine atarak geçmekmiş. Taşları atıp köprüden geçmişler. Bir süre yürüdükten sonra yol bitmiş ve karşılarına uçan ağaçlar çıkmış. Can ağaçların dallarındaki sarmaşıkları görmüş. Sarmaşıklardan tutunup atlayarak karşıya geçmişler. Ardından biraz daha gittikten sonra şatoya ulaşmışlar. O sırada Yaman meteorun çok yaklaştığını fark etmiş. Açık kapıdan şatoya girdikten sonra karşılarına yaşlı bir büyücü çıkmış. Yaman “Biz asayı almak için geldik” demiş. Büyücü ise sakalını çekerek “Size bir bilmece soracağım. Bu bilmeceyi bilirseniz asamı vereceğim” demiş. Büyücü sormuş: “İçimde denizler, şehirler ve ülkeler var ama ben denizler, şehirler veya ülkeler değilim. Ben neyim?” Hemen düşünmeye başlamışlar. Bir süre sonra hep bir ağızdan “harita” demişler. Büyücü cevabın doğru olduğunu söylemiş ve asayı Can’a vermiş. Can asayı yere vurmuş ama o kadar sert vurmuş ki çevresinde dalga dalga büyüyen halkalar oluşmuş. Ardından meteor gözden kaybolmuş. İki arkadaş birbirlerine mutlulukla sarılmışlar. Bu masal da burada bitmiş. Gökten üç tane elma düşmüş. Biri bu masalı hazırlayana, diğeri masalı dinleyene, sonuncusu ise masalı okuyanaymış. Bu masalın aynısı için kitap oluşturmak istiyorum

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken iki tane çocuk varmış. Birinin adı Can, diğerinin adı ise Yaman’mış. Bu iki arkadaş üç yıldır birlikte yaşıyormuş. Bir gün Yaman teleskop ile gökyüzünü incelerken Dünya’ya düşmekte olan bir meteor görmüş. Bunu hemen Can’a haber vermiş.

Bunu duyunca Can: “Bunu durdurmanın tek bir yolu var” demiş. Yaman’ın gözü faltaşı gibi açılmış ve “meteoru nasıl durdurabiliriz?” diye sormuş. Can “dağların arkasındaki şatoda yaşayan bir büyücünün sahip olduğu bir asa gerek” demiş. Yaman ve Can evlerinden ayrılıp yola koyulmuşlar.

After crossing the river, the boys faced a dense thicket of thorny bushes. " - This is impossible!" Yaman exclaimed as the thorns scratched their skin. Can tried to push through, but the bushes seemed endless. " - Maybe we should turn back," Yaman suggested. But Can shook his head, saying, " - We can't give up now!" They decided to crawl under the bushes, getting dirty and tired.

Exhausted and discouraged, Can sat on a rock, contemplating giving up. " - Maybe the Golden Pomegranate isn't real," he said, feeling defeated. Yaman sat beside him, nodding, " - We've tried so hard, but it's too difficult." Just then, an elderly woodcutter appeared, overhearing their conversation. " - Courage isn't found in a fruit, it's in your heart," he said wisely, smiling kindly. Can looked at Yaman with renewed determination.

With the woodcutter's words ringing in their ears, Can and Yaman felt a surge of courage. They decided to continue their quest, feeling stronger together. " - Let's find that Golden Pomegranate!" Can exclaimed, leading the way. As they ventured deeper, they stumbled upon a hidden grove bathed in golden light. There, hanging from a tree, was the Golden Pomegranate, shimmering in the sunlight.

Triumphant, Can and Yaman returned to the village, their newfound courage shining brightly. " - We found it!" Can shouted, holding the Golden Pomegranate high. The villagers cheered, amazed by their bravery. " - You are the bravest boys," the village head declared, placing a garland of flowers around their necks. " - From now on, remember that courage comes from within," Can whispered to Yaman, smiling proudly.

Related books

Discover other books with the same style

CreateBookAI © 2025

Terms Of Service Confidentiality Policy Cookies