Back to all community books

Yusuf ve Topaç

Tolerance Digital art style

Yusuf, Türkiye'deki yeni okulunda, yeni arkadaşları tarafından dışlanır. Onun farklı oyunları ve alışkanlıkları başta kabul görmez. Ancak, anlayış ve tolerans yoluyla Yusuf ve arkadaşları arasındaki bu mesafe kapanır. Yusuf'un içten çabası ve öğretmenin desteği, çocuklara farklılıkların zenginlik olduğunu öğretir.

Yusuf, Güneş İlkokulu'nun kapısında durmuş, kalbinin heyecandan nasıl hızlı hızlı attığını hissediyordu. Bugün, yeni okulundaki ilk günüydü. Ailesiyle Suriye'den gelmişti ve her şey ona çok farklı geliyordu. Teneffüs zili çalınca, çocuklar bahçeye koştular. Yusuf, çantasından özenle sardığı topaçlarını çıkardı. "Bakın," dedi heyecanla, "topaçları böyle çeviriyorsunuz ve en uzun süre dönen kazanıyor!"

Yusuf'un oyununu heyecanla anlattığını gören Ayşe, burnunu kıvırdı: "Öğretmene gerek yok! Bu ne biçim oyun böyle? Hiç eğlenceli değil." Can, Ayşe'ye katıldı: "Evet, çok sıkıcı görünüyor." Burak ise, kollarını kavuşturmuş, "Bizim oyunlarımız daha güzel!" diye homurdandı. Yusuf, başını eğdi ve suskunlaştı. İçinde bir burukluk hissetti, arkadaşları onunla oyun oynamak istemiyordu.

Ayşe, kahkaha atarak Yusuf'un kıyafetlerini gösterdi: "Şu kıyafetlerine bakın! Ne kadar komik!" Can, gülerek ona katıldı: "Evet, sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi!" Burak, alaycı bir şekilde, "Konuşması da çok komik! Kelimeleri bile doğru düzgün söyleyemiyor," dedi. Yusuf'un gözleri doldu. "Benimle alay etmeyin lütfen," dedi üzgün bir sesle. "Sadece Türkçe'yi yeni öğreniyorum."

Yusuf, kendini çok yalnız hissediyordu. Bankta tek başına oturmuş, topaçlarını çevirirken, Suriye'deki evlerini, arkadaşlarını ve okulunu düşünüyordu. Keşke burada da arkadaşları olsa. "Burada kimse beni sevmiyor," diye düşündü. Arkadaşlarının ilgisini çekmek için ne yapacağını bilmiyordu. Üzüntüsü artarken, vazgeçmeyi düşündü.

Elif Öğretmen, çocukların konuşmalarını duymuştu. Yanlarına yaklaştı ve endişeli bir ifadeyle, "Çocuklar, teneffüste biraz gürültülüydünüz. Neler olduğunu anlatır mısınız?" diye sordu. Ayşe, hemen atıldı: "Öğretmenim, Yusuf çok garip bir oyun oynuyordu. Biz de ona biraz takıldık." Elif Öğretmen, çocukları sınıfın önündeki halının üzerine oturmalarını istedi.

Elif Öğretmen, çocuklara Yusuf'un da tıpkı onların gibi bir insan olduğunu anlattı. Onun kültürü, dili ve oyunlarının farklı olmasının onu dışlamaları için bir sebep olmadığını söyledi. "Siz de başka bir ülkeye gitseydiniz ve insanlar sizinle alay etseydi ne hissederdiniz?" diye sordu. Çocuklar, düşünceli bir şekilde yere baktılar. "Farklılıklar zenginliktir," dedi öğretmen. Çocuklar bu sözlerden çok etkilendi.

Ayşe, Can ve Burak, Elif Öğretmen'in sözlerinden etkilenmişlerdi. Yusuf'un yanına gittiler. Ayşe, "Yusuf, özür dileriz. Seni üzdüğümüz için çok üzgünüz," dedi. Can, "Evet, seninle alay etmemeliydik," diye ekledi. Burak ise, "İstersen bize oyununu öğretebilirsin," dedi. Yusuf, arkadaşlarının özür dilemesine çok sevindi.

Yusuf, onlara topaçlarını nasıl çevireceklerini gösterdi. Hep birlikte "Topaç Çevirme Yarışı" oynadılar. Çok eğlendiler ve yeni arkadaşlar oldular. Yusuf, artık okula daha mutlu gidiyordu. Farklılıkların, aslında zenginlik olduğunu anlamıştı. "Hep birlikte daha güçlüyüz," dedi Yusuf.

Related books

Discover other books with the same style

CreateBookAI © 2025

Terms Of Service Confidentiality Policy Cookies