Yusuf, Suriye'den Türkiye'ye taşınmış genç bir çocuk ve yeni okulunda arkadaşları tarafından kabul edilmeyişiyle karşı karşıya. Onun kültürü ve dili farklı olduğu için alay konusu haline geliyor. Yusuf, arkadaşlarına sevdiği 'Topaç Çevirme Yarışı' oyununu öğretmek istiyor fakat olumsuz tepkilerle karşılaşıyor. Hikaye, Yusuf'un bu zorluklarla başa çıkma ve kabul görme çabasını anlatıyor. Elif Öğretmen'in yardımıyla çocuklar, farklılıkların aslında bir zenginlik olduğunu öğreniyor. Bu, hoşgörünün önemine dair bir hikaye.
Yusuf, Suriye'den Türkiye'ye gelmişti ve bugün yeni okulundaki ilk günüydü. Heyecanla Güneş İlkokulu'nun kapısında beklerken kalbi hızlı hızlı atıyordu. Yeni arkadaşlar edinmek istiyordu ama farklı bir ülkeden geldiği için endişeliydi. Okulun bahçesinde rengarenk oyuncaklar vardı, ama Yusuf'un aklında sadece eski arkadaşları ve oynadıkları oyunlar vardı. Yusuf, kendini bu yeni ortamda nasıl kabul ettireceğini bilmiyordu.
Yusuf sınıfa girdiğinde, Elif Öğretmen onu güler yüzle karşıladı. - Hoş geldin Yusuf! dedi. Yusuf, utangaç bir şekilde diğer çocuklara baktı. Ayşe ve Can fısıldaşıyordu, Burak ise somurtkan bir ifadeyle oturuyordu. Yusuf, yeni arkadaşlar edinmek için sabırsızlanıyordu ama bir engel olduğunu hissediyordu. Onun farklı olması, diğer çocukların dikkatini çekmişti.
Teneffüs zili çaldığında, Yusuf hızla çantasından topaçlarını çıkardı. - Bakın! dedi, heyecanla. Ayşe ve Can, Yusuf'un etrafında toplanmıştı; ama Burak alaycı bir şekilde baktı. - Bu ne biçim oyun? dedi Ayşe, burun kıvırarak. Yusuf'un oyunu onlara ilginç gelmiyordu. Yusuf, kendini kabul ettiremeyeceğini düşünmeye başladı.
Yusuf, bankta tek başına oturmuş, topaçlarını elinde çevirirken gözleri doldu. Hiç kimse onunla oynamak istemiyordu. - Benimle alay etmeyin lütfen, diye mırıldandı kendi kendine. Suriye'deki arkadaşlarını ve onlarla geçirdiği güzel zamanları düşündü. Belki de bu yeni okulda hiç arkadaş edinemeyecekti. Kendi dünyasında kaybolmuştu.
Elif Öğretmen, çocukların yanına geldi ve onları yere oturttu. - Çocuklar, Yusuf da sizin gibi bir çocuk, farklı bir ülkeden gelmesi onu dışlamanız için bir neden değil, dedi. - Eğer siz de başka bir ülkeye gitseniz ve kimse sizinle konuşmasa nasıl hissederdiniz? Çocuklar düşündü; Ayşe, Can ve Burak'ın yüzlerinde pişmanlık beliriyordu. Elif Öğretmen'in sözleri onlara farklı bir bakış açısı kazandırmıştı.
Ayşe, Can ve Burak, Yusuf'un yanına gidip özür dilediler. - Yusuf, çok üzgünüz, dedi Ayşe. Can, - Oyununuzu öğrenmek isteriz, diye ekledi. Yusuf, sevinçle onlara topaç çevirmeyi gösterdi. Hep birlikte 'Topaç Çevirme Yarışı' oynadılar ve çok eğlendiler. Yusuf, farklılıkların aslında bir zenginlik olduğunu anlamıştı ve artık okulunda daha mutluydu.
Yusuf, Suriye'den Türkiye'ye gelmişti ve bugün yeni okulundaki ilk günüydü. Heyecanla Güneş İlkokulu'nun kapısında beklerken kalbi hızlı hızlı atıyordu. Yeni arkadaşlar edinmek istiyordu ama farklı bir ülkeden geldiği için endişeliydi. Okulun bahçesinde rengarenk oyuncaklar vardı, ama Yusuf'un aklında sadece eski arkadaşları ve oynadıkları oyunlar vardı. Yusuf, kendini bu yeni ortamda nasıl kabul ettireceğini bilmiyordu.
Yusuf sınıfa girdiğinde, Elif Öğretmen onu güler yüzle karşıladı. - Hoş geldin Yusuf! dedi. Yusuf, utangaç bir şekilde diğer çocuklara baktı. Ayşe ve Can fısıldaşıyordu, Burak ise somurtkan bir ifadeyle oturuyordu. Yusuf, yeni arkadaşlar edinmek için sabırsızlanıyordu ama bir engel olduğunu hissediyordu. Onun farklı olması, diğer çocukların dikkatini çekmişti.
Teneffüs zili çaldığında, Yusuf hızla çantasından topaçlarını çıkardı. - Bakın! dedi, heyecanla. Ayşe ve Can, Yusuf'un etrafında toplanmıştı; ama Burak alaycı bir şekilde baktı. - Bu ne biçim oyun? dedi Ayşe, burun kıvırarak. Yusuf'un oyunu onlara ilginç gelmiyordu. Yusuf, kendini kabul ettiremeyeceğini düşünmeye başladı.
Yusuf, bankta tek başına oturmuş, topaçlarını elinde çevirirken gözleri doldu. Hiç kimse onunla oynamak istemiyordu. - Benimle alay etmeyin lütfen, diye mırıldandı kendi kendine. Suriye'deki arkadaşlarını ve onlarla geçirdiği güzel zamanları düşündü. Belki de bu yeni okulda hiç arkadaş edinemeyecekti. Kendi dünyasında kaybolmuştu.
Elif Öğretmen, çocukların yanına geldi ve onları yere oturttu. - Çocuklar, Yusuf da sizin gibi bir çocuk, farklı bir ülkeden gelmesi onu dışlamanız için bir neden değil, dedi. - Eğer siz de başka bir ülkeye gitseniz ve kimse sizinle konuşmasa nasıl hissederdiniz? Çocuklar düşündü; Ayşe, Can ve Burak'ın yüzlerinde pişmanlık beliriyordu. Elif Öğretmen'in sözleri onlara farklı bir bakış açısı kazandırmıştı.
Ayşe, Can ve Burak, Yusuf'un yanına gidip özür dilediler. - Yusuf, çok üzgünüz, dedi Ayşe. Can, - Oyununuzu öğrenmek isteriz, diye ekledi. Yusuf, sevinçle onlara topaç çevirmeyi gösterdi. Hep birlikte 'Topaç Çevirme Yarışı' oynadılar ve çok eğlendiler. Yusuf, farklılıkların aslında bir zenginlik olduğunu anlamıştı ve artık okulunda daha mutluydu.
Discover other books with the same style
Capri, a curious young cowgirl, has a unique ability to talk to horses. In the sunny town of Murrieta, California, she faces the challenge of helping a frightened horse named Star find its way back home. With courage and determination, Capri encounters numerous obstacles, but her special gift and a few new friends guide her to a heartwarming solution.
Join Elena, a cheerful 10-year-old girl, as she embarks on a thrilling adventure in Ireland. When Elena discovers her favorite dinosaur exhibit at the museum is closing, she must summon all her courage to save it. As she faces obstacles and considers giving up, Elena learns the true meaning of bravery and the importance of never losing hope.
In the bustling city of Abu Dhabi, a young girl named Shamma embarks on a quest to unite her friends for the UAE National Day celebrations. When cultural differences and misunderstandings arise, Shamma must find a way to bring everyone together and showcase the true spirit of tolerance.
CreateBookAI © 2025